YAZAN: Gülderen Bölük
Bazı şeyler vardır ki hayatımıza kolaylıkla girerler, hemen atılmazlar ve kendiliğinden birikiverirler. Eskiden kartpostallar bu tip malzemeler arasındaydı. Koleksiyon yapmak için olmasa bile gidilen yerden alınan bir andaç, dostlardan gelen bir hatıra olarak saklanırdı.
Bazı şeyler vardır ki hayatımıza kolaylıkla girerler, hemen atılmazlar ve kendiliğinden birikiverirler. Eskiden kartpostallar bu tip malzemeler arasındaydı. Koleksiyon yapmak için olmasa bile gidilen yerden alınan bir andaç, dostlardan gelen bir hatıra olarak saklanırdı.
Şimdilerde ise kitap ayraçları böyle bir nitelik kazandı. Kendiliğinden evlerimize, hayatlarımıza sızıp çoğalmaya başladılar. Tabii benim gibi biriktirme merakında olanlar, işi hemen koleksiyon boyutuna taşımaya çalışacaktır. Hiç para vermeden elde edilebilmeleri ise bu malzemeyi daha da çekici kılmakta. Ayrıca eş dostun katkısı da, işi iyice alevlendiriyor. Aynı ayraçtan birden fazla olmasında ise hiçbir mahsur yok. Çünkü aynı koleksiyonu yapan arkadaşlarla değiş tokuş yapıyorsunuz.
Ayraçlar, işlevlerinden ötürü kitap ve kitapçı tanıtımı için bolca kullanılmaktadır. Ancak, kitap bitene kadar göz önünde duran, defalarca okunan, ellenen bu malzeme, sadece kitapçılara bırakılamayacak kadar iyi bir tanıtım aracı. Bu sebeple kebapçıdan sanatçıya, otellerden müzelere kadar çok geniş bir yelpazede kullanılmaktadır. Gerçi, Birleşmiş Milletler Raporundaki okuma oranlarına göre, 173 ülke arasında ancak 86. olabilen bir memleketin vatandaşı olarak, düşünmeden edemiyorum; Japonya gibi yılda ortalama 25 kitap okuyan bir ülkede yaşıyor olsaydım, buğday ambarındaki tavuk nasıl bir saadet yaşıyormuş öğrenecektim.
Gene de bizde bile, farklı malzemelerden yapılmış ayraçlar, insanı neşelendirecek ve şaşırtacak çeşitlilikte. Sıklıkla tanıtım ve reklam maksatlı üretilmişler. Bunun dışında, son zamanlarda evlilik davetiyeleri olarak gençler tarafından çok tercih edilmekteler. Aynı şekilde sergi davetiyeleri olarak da kullanılan ayraçlar böylece ikinci bir işlev daha yüklenmiş oluyorlar. Koleksiyonumda yer alan bir tanesi; menüsünü Akdeniz mutfağından seçen Cezayir Lokantası’na ait. Ayraçta ismi Kirloş olan bir Van kedisi yer almakta.
Beyaz bir kedi fotoğrafının yer aldığı başka bir ayraçta, yazar Robertson Davies’den bir alıntı yapılmış: “Yazarlar kedileri severler, çünkü sessiz, sevgi dolu ve bilge yaratıklardır; kediler de aynı nedenle yazarları severler”
Bu püsküllü ayracın arkasında ise şunlar var; Sultan, 4 yaşında, kulakları duymuyor, annesi ile aynı evde yaşıyor, suyunu musluktan içiyor. Bu tanıtımın ardından, Sultan’ın ağzından kedi sahiplerine mesaj var: “Dişlerime hiç bakmıyorsun, sonra da ağzım kokuyor diye beni kendinden uzak tutuyorsun. Dışarıya çıkmam seni korkutuyorsa birlikte oynayalım, benimle oynamak senin de hoşuna gidecektir. Lütfen tüy bakımımı düzenli yap. Doktora gitmek istemesem de sen bana aldırma. Aşılarımı ihmal etme. Bütçenin yettiği ölçüde bana kaliteli diyet mamalar alırsan sevinirim. Çok hoşlansam da fazla yememe izin verme.”
Devamı için tıklayın http://www.kolektomani.com/?p=828
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder